Filistin topraklarında yıllardır süren katliam, artık vicdanı olan hiçbir insanın sessiz kalamayacağı bir boyuta ulaşmıştır. İsrail devleti, uluslararası hukuku hiçe sayarak, sivilleri hedef alan saldırılarını her geçen gün artırmakta; kadın, çocuk, yaşlı demeden masum canları toprağa düşürmektedir. Bu vahşetin karşısında sadece kınama mesajları yayınlayan İslam ülkeleri ise büyük bir tarihi sorumluluğun altındadır.
Artık söz değil, eylem vaktidir. İsrail'in sistematik soykırım girişimi, sadece Filistin halkını değil, tüm İslam coğrafyasını hedef almaktadır. Kudüs'ün mahremiyeti çiğnenmekte, Mescid-i Aksa ayaklar altına alınmakta, ümmetin ortak değerleri saldırı altındadır. Bu tablo karşısında dağınık, pasif ve birbirinden kopuk duran İslam ülkeleri, acilen bir araya gelmelidir.
Mesele sadece Filistin meselesi değildir. Bu, ümmetin izzeti, İslam'ın onuru ve ortak geleceğimizin meselesidir. Türkiye'den Pakistan'a, Endonezya'dan Fas'a kadar tüm İslam devletleri; siyasi çıkarları, mezhep ayrılıklarını, iç çekişmeleri bir kenara bırakmalı ve ortak bir cephede buluşmalıdır. Ekonomik yaptırımlar, diplomatik baskılar, askeri caydırıcılık ve uluslararası arenada topyekûn bir mücadele ile bu zalimliğe dur denmelidir.
Unutulmamalıdır ki, İsrail'in pervasızlığı, ümmetin dağınıklığından beslenmektedir. Eğer bugün birlik olunmazsa, yarın her bir İslam ülkesi, Filistin'in yaşadığı acının benzerini kendi topraklarında yaşayacaktır. Kudüs'e sahip çıkmak, aslında kendimize sahip çıkmaktır. Mazlumun yanında yer almak, insanlığın yanında yer almaktır.
İslam dünyası ya birlikte ayağa kalkacak ya da birlikte ezilecektir. Karar vakti gelmiştir. Birlik, kardeşlik ve kararlılık... Bunlar gerçekleşirse zulüm durur, adalet hâkim olur. İsrail'e karşı durmanın tek yolu; İslam ülkelerinin tek yürek, tek ses, tek cephe olmasıdır.
.jpg)
0 Yorumlar