İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze’de akan her damla kanın sorumlusudur. Bu savaşın sürmesinin tek nedeni, onun siyasi koltuğuna ve kişisel özgürlüğüne olan hastalıklı bağlılığıdır. Netanyahu savaşı durduramaz, çünkü barış onun için sonun başlangıcıdır. Barış demek, adaletin kapısını çalması demektir — ve o kapının ardında Netanyahu’yu yolsuzluk, savaş suçu ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar bekliyor.
Bugün Gazze’de çocuklar katlediliyorsa, hastaneler bombalanıyorsa, kadınlar enkaz altında can veriyorsa bunun sebebi “güvenlik” değil; bir adamın cezaevinden kaçma çabasıdır. Netanyahu suçludur. Sadece bir ülkeyi değil, tüm bölgeyi ateşe atmaktan çekinmeyecek kadar gözü dönmüş bir suçludur. İsrail’deki yolsuzluk dosyaları, onun siyasi dokunulmazlığı bittiği an mahkeme önüne çıkmasını gerektiriyor. Bu yüzden savaşı durdurmuyor; bu yüzden ateşkese yanaşmıyor.
Netanyahu için savaş bir silah değil, bir siper. Kendini adaletin tokadından koruyabileceği tek kalkan, bombaların gölgesidir. Her füze saldırısı, her katliam, onun ceza almaması için zaman kazanma çabasıdır. Ancak bu çaba artık tüm dünyada görülüyor. Uluslararası hukuk kurumları, insan hakları örgütleri ve özgür vicdanlar bu kirli oyunun farkında.
Bu adam barış istemiyor, çünkü barış onun yargılanması demek. Savaş onun ilacıdır, kan onun sigortasıdır. Netanyahu için barış, mahkeme salonunun kapısına gelmiş cellattır. Bu yüzden katliam sürecek, çünkü bu cani cezasız kalırsa, adalet sonsuza dek susturulmuş olur.
Ama unutma Netanyahu: Ne kadar kaçarsan kaç, ne kadar kan dökersen dök, tarihten ve adaletten kaçamayacaksın. Savaş suçluları er ya da geç yargılanır. Senin için o gün yaklaşıyor. Kanla yazdığın bu karanlık sayfa, adaletin kalemiyle yırtılacak.
Nuri Çelebi
Al Sancak Partisi Genel Başkanı
.jpg)
0 Yorumlar